05 Nisan 2017
Genel

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Türksat’a giderek yayınları kesmeye çalışan 5’i sivil, 16 sanığın yargılandığı davanın görülmesine başlandı.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu sanıklar, avukatları ve yakınları ile müştekiler yer aldı. Sanıklar, güvenlik önlemleri altında duruşma salonuna getirildi.

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi sırasında Türksat Gölbaşı Yerleşkesine yayınları kesmek üzere giden 5’i sivil 16 kişi hakkında Cumhuriyet Savcısı Tolgahan Öztoprak’ın hazırladığı iddianamede, sanıklardan Eray Uçkun, İbrahim Altınok, Melih Varol, Mustafa Altunay, Mesut Sancak, Ergün Özyurt, Ersan Kuluçlu, Osman Kemal Küçük, İbrahim Yılmazbaş, İsmail Donat ile Tayfun Karaöz’ün “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs”, “cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs” ve “2 kişiyi kasten öldürmek” suçlarından 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.

Davada, şehitlerimiz Ahmet Özsoy ile Ali Karslı’nın yakınları ve Genel Müdürümüz Cenk Şen’in de arasında bulunduğu 60 kişi ile şirketimiz tüzel kişiliği “müşteki” sıfatıyla yer aldı.

Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, müşteki beyanlarının alınmasına şehit ailelerinden başlanmasını istedi.

Darbecilerin Türksat’a gelmesinden önce tedbir amacıyla kuruma gelen ve personeli yönlendiren şehidimiz Ahmet Özsoy'un eşi Yasemin Özsoy'a ilk söz verildi.

Eşi Ahmet Özsoy'un şehit edilmesinin ardından darbecilerin şehidin başında üç yudumda su içtiğini, nedeninin sorulması üzerine bu kişinin, "Ona şehitlik mertebesi ikram ettik." dediğini belirten Yasemin Özsoy, sanıklara dönerek, şunları söyledi:

"Şu an konuşacak halde değilim, hepinizi Allah'a havale ediyorum. Bu insanlar size ne yaptılar? Şurada nasıl konuşuyorsunuz bilmiyorum. Siz nasıl askersiniz, ülkeyi nasıl koruyorsunuz? Bana Silopi, Karayılan bilmem ne diyorsunuz? Biz sizler için dua ediyoruz, sizin yaptığınıza bak. Gurur duyun kendinizle. Burada kendinizi savunurken hepiniz masum olduğunuzu iddia ederken, üstlerinizi şikayet etmek içinizden geçiyor mu? Aranızda bir yiğit yok mu? 'Emir aldık.' diyorsunuz, bunu veren kimlerse, bunları yaptıranları şikayet edebiliyor musunuz? Oturun Kurtlar Vadisi seyredin. Burada teknoloji devinin davası görülüyor, bu nasıl bir aymazlıktır?"

Sanıkların yaptığı savunmaları eleştiren Özsoy, "Müslüman Türk kadını olarak, olayların başlaması üzerine, lojman bahçesindeki çardağa komşularıyla inerek dua etmeye başladıklarını" anlattı.

Özsoy, burada helikopterle tarandıklarını, yanlarında çocukların da bulunduğunu ifade ederek, "Esed'in son yaptığını duydunuz, orada sizin yaptığınızın ondan ne farkı var? Bunları yapıp hala Müslümanız diyebilecek misiniz? Evlere kaçtık, kapılarımız yumruklandı, 'Tahliye olacaksınız, buralar bombalanacak.' dediler. Ben giderken arkamda şehit etmişsiniz Ahmet'i, orada yatıyordu. Hepiniz bu acıyı yaşayın, hepiniz mahvolun, kahrolun. Allah'ın gazabı hepinizin üstüne olsun istiyorum." diyerek duygularını dile getirdi.

Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Yasemin Özsoy, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya katılma talebinde bulunduğunu söyledi.

 "Annemlerin üzerine helikopter hedef gözetmeden ateş etmeye başladı"

Ahmet Özsoy'un oğlu Abdullah Enes Özsoy da olay gecesi yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Annemle evdeydik. Annemler komşularla dua etmek için dışarı çıktılar. Annemlerin üzerine helikopter hedef gözetmeden ateş etmeye başladı. Orada camekanlı kafeterya, çocukların oynadığı park da vardı. Ateş sonucu evlere dağıldılar, ışıkları kapattık. Annem Kur'an-ı Kerim okudu. Sonra kapı sert şekilde yumruklandı. Sonra bizi almaya geldiler, bizi almaya geldiler diye düşündüm. 'TÜRKSAT lojmanlar dahil bombalanacak, herkes çıksın.' dendi. Evden çıktık, alt komşumuzun 1 aylık bebeği vardı, araca onları da aldık. Farlar kapalı ilerlerken, durdurulduk. 'Erkekler aşağı insin.' dediler. Bizi kurşuna dizecekler zannettim. Sonra bizi bıraktılar yola devam ettik. Sabaha karşı babamın şehit haberi geldi. Babamı ben teşhis ettim. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum."

Olay gecesi şehit edilen personelimiz Ali Karslı'nın ağabeyi İbrahim Karslı da sanıklara tepkilerini dile getirdi. Şahit Ahmet Özsoy'un eşi Yasemin Özsoy'un konuşması sırasında salonda herkesin duygulandığını söyleyen Karslı, "Bir duygulanmayan o yarbay kılıklı adam. Takılmışlar bir meczubun peşine ülkeyi ateşe verdiler. Aleyhine olacak işleri hatırlamıyor ama lehine olacak şeyleri hatırlıyor." dedi.

Şehit çocuklarının başları dik gezeceğini söyleyen Karslı, "İdama karşıyım, çünkü bunlar için kurtuluş olur. Bir ömür boyu hücre cezasıyla vicdanlarıyla baş başa kalsınlar. Siz bir meczubun peşine takılıp çocuklarınızı da yakmayın, çocuklarınızı kurtarın. İtiraf edin bari, bir faydanız olsun." diye konuştu.

Duruşmada, Genel Müdürümüz Cenk Şen'in de müşteki olarak ifadesi alındı. Şen, olay günü akşam 19.00'da uçakla İzmir'e gittiğini, saat 23.00'da darbe teşebbüsünden haberdar olunca da Ankara'ya dönmek için yola çıktığını anımsatarak, olaya uzaktan yaptığı koordinasyonla müdahil olduğunu, şehit Ahmet Özsoy ve diğer direktörlere gerekli talimatları verdiğini, darbecilerin tesise girişi karayoluyla yapacağı düşüncesiyle yola kamyon ve itfaiye aracıyla barikatlar kurduklarını anlattı.

Şen, "Belli bir süre sonra, TRT'den darbe bildirisi okunmaya başlanmasından sonra ulaşabildiğim yetkili personele TRT'nin yayından kaldırılması talimatını verdim. Farklı yöntemle TRT'yi yayından kaldırdık. Bununla ilgili hukuk müşaviri, devlet büyüklerimiz, Başbakanlık yetkilileri ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ile görüşmelerimiz oldu." dedi.

Şen, "15 Temmuz'da 2 şehit, 4 yaralı ve 7 milyon liradan fazla zararımız var. Şehitlerimize, yaralılarımıza sebep olanlardan şirketim adına şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum." diye konuştu.